Dostoyesvki’nin ilk eseridir. o dönem eseri okuyan yayın evi sahi olmak üzere pek çok kişiye “işte bir usta daha edebiyat alanına adımını attı” dedirtmiştir. Yazarın diğer bilinen eserlerinin yanında popülaritesi az olan bu eşsiz eserin en önemli özelliği, sizi doğrudan eserin içine tanık olarak çekmeyi başarabilmesidir. Bunu yapmayı başarabilmesi ise eserin kurgusundan kaynaklanır. Okuyucu normal bir roman okumayacak, zor koşullarda var oluşlarını sürdürmeye çalışan insanların hikayelerine mektuplar üzerinden tanık olacaktır. Sanki evde eski mektuplarını bulmuşunuz da örneğin anne babanızın geçmişini gizlice öğreniyormuşunuz gibi bir duyguya kapılacaksınız. Aslında bir çeşit röntgencilik veya gizli gizli birilerinin hislerine ortak olma durumu. Bu duygusal durumu Dosteyevski’den çok sonra sinema ve dizi filmler de kullanmıştır ve kullanmaktadırlar. Okumaya başladığınızda neden kitabın isminin insancıklar olduğunu gizli bir iş yapıyormuşçasına öğrenecek, bu arada insan, devlet, toplum, gibi konularda fikirler yürütebileceksiniz. Bir edebi eserle başkaları gibi hissedecek gerçek dünyadan kısa süreliğine koparak başka insanların hayatlarına dokunacaksınız. Bütün bunlarla beraber, günümüz dünyasını anlamak için geçmişe bakmanın gerekliliği ve insani değerler üretmek onları korumak amacıyla okunması gereken önemli bir eserdir.

Dostoyevski ile ilgili biraz daha bilgi katayım istedim… Okumak isterseniz…
https://packin.wordpress.com/2015/07/31/dostoyevskiden-notlar/
BeğenBeğen
katkınız için teşekkürler. bu siteyi sanat ve sinema öğrencileri için hazırladım diğer katkılarınızıda beklerim. saygılar
BeğenBeğen